4 Temmuz 2016 Pazartesi

Seboreik Dermatit Sebepleri Nelerdir?

Merhabalar!

Seboreik Dermatit denen illetten muzdarip olan bendeniz; bu blog ile kendimi ifade etme imkanı bulduğum için bahtiyarım.

Seboreik Dermatit nedir? konusunu daha önce işlemiştim. Fakat bu hastalık başımıza geldiği zaman ilk olarak sorduğumuz soru şudur "Allah'ım, neden ben?!"

Neden Ben? Evet; neden gün boyu mısır cips yeyip de kolayla banyo yapan zıpır ergen Gökmen değil de ben seboreik dermatit hastalığına yakalandım?

Seboreik Dermatit'in sebepleri neler? Neden Seboreik Egzama oluşur? Tesadüf mü?

Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki; Seboreik Dermatit hastalığının sebebi konusunda net bir cevap verilemiyor. 

Genel olarak söyleyebiliriz ki Seboreik Dermatit hastalığı stres ile yakından ilişkili.

Bana hekimi değil; damdan düşeni getir demiş Hoca Nasrettin. Ben de damdan düşen olarak Seboreik Dermatit'in olası sebeplerini sıralamak istiyorum.

Seboreik Dermatit'in Sebepleri -olabilecek- etmenler

1- Genetik Yatkınlık: Seboreik Dermatit'te genlerin rol oynadığını yadsıyamayız. Benim de anne tarafımda bu hastalık var. O yüzden bende bu illetin ortaya çıkması tesadüf değil.

Fakat genetik yatkınlığı, kader olarak görmek ve kaçınılmaz bir son olarak algılamak hata olur. Genlerin işleyiş mantığını anlamak gerekir. Eğer ailenizde Seboreik Dermatit varsa, sizde bu hastalığa bir meyil vardır diyebiliriz. 

Bu sizin illa Seboreik Dermatit hastası olacağınız anlamına gelmez. Eğer uygun ortamlar oluşursa, gerekli şartlar sağlanırsa, bu hastalığa yakalanma riskiniz normal insanlara göre biraz daha fazladır.

Fakat kesinlikle biliyoruz ki ailesinde Seboreik Dermatit olmamasına rağmen hastalığa yakalananlar vardır.

O yüzden bu genetik muhabbetini bir kenara bırakalım. Sonuçta Hz. Adem'e kadar götüremeyiz bu gen olayını.

2- Yoğun Stres: Stres konusunu blogta işlemiştim. Şunu diyebilirim ki, hastalıklarımızda stres denen vücut yükünün payı büyüktür.

Yoğun stres, hücrelerimizin işleyişini ve yapısını bozar. Yapıtaşı bozulan hatta ölen hücreler vücudumuzda bazı aksaklıkların ortaya çıkmasına sebep olur.

Özellikle cilt hücrelerimiz, vücuttaki strese son derece duyarlıdır. Yüzde pullanma, kaşlarda pullanma, saçta ve alın çizgisinde kepek; basit kepek veyahut seboreik dermatit, yoğun stresli dönemlerimizde ortaya çıkan rahatsızlıklardandır.

Seboreik Dermatit hastalığınıza ilk yakalandığınız dönemi hatırlayın. Nasıl bir durumdaydınız? Yakın zamanlar ne/neler oldu da Seboreik egzama ortaya çıktı?

Eğer yoğun stresli bir zamanda bu hastalık başınıza geldiyse; stresi suçlamakta haksız sayılmazsınız. O halde üstesinden geleceğiniz şey stres olmalıdır. Stres probleminin üstesinden gelince Seboreik Dermatit hastalığınızın da azalıp geçtiğine şahit olacaksınız.

* Stresli olayın üstesinden gelmek için mümkünse yakınlarınızdan ya da uygun kişilerden yardım almayı deneyin. Sorumluluğunuzu paylaşın.

* Stresli olaydan kaçınamıyorsanız, ya da işiniz gereği sürekli bu tip stresli bir hayat yaşamaktaysanız kendinizi rahatlatma yöntemleri öğrenin. 

* Sizi rahatlatacak relaks müzikler dinleyin. Su sesi, kuş sesi, hafif bir klasik müzik emin olun size iyi gelecektir.

* En önemlisi de bu hayatın size bahşedilmiş en değerli şey olduğunun farkında olun. Hem kendinizi hem de çevrenizi değiştirebilecek güce sahipsiniz.

3) Yanlış Yaşam Tarzı

Bu konu uzun fakat benim gözlemlediğim kadarıyla hayat tarzımızda bazı değişiklikler yapmak bizi daha iyi hissettiriyor. 

Seboreik Dermatit hastalığına yakalandığınız zaman ne ile meşguldünüz, nasıl bir hayat sürüyordunuz? Bunu kendi kendinize düşünün.

Kendinizi suçlamayın. Geçmiş ile mücadele etmeyin. Sadece gerekli dersi alıp yola azimle devam etmeye çalışın. Ben öyle yapıyorum. Tavsiye ederim.

Gördüm ki ben çok fazla şeker tüketen bir kişiydim ve de tükettiğim şekerin hakkını verecek kadar hareket etmiyordum. Hareketsizlik ve dengesiz beslenme, benim seboreik dermatit hastalığına yakalanma riskimi arttırmış olabilir.

Nitekim düzenli spor yaparak mutluluk hormonu denen endorfin hormonu salgılarsınız.

Evet! Anti-depresanlara veya birçok psikaytrik ilaçlara para vermek yerine, bedava mutluluk hormonu salgılamak sizin elinizde.

* Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, hareket etmek vücutta mutluluk hormonu salgılanmasını arttırıyor. Bilirsiniz, özellikle Türk ailesinde ev içi kavga olunca babamız ceketini alır ve kapıyı çarpıp çıkar. Birkaç saat dışarıda dolanır. Sakinleşir ve eve gelir. Annelerimiz ise hareket etmez, otuduğu yerden iki saat dert yanar ama siniri bir türlü geçmez!

Acaba babalarımız hareket etmenin stresi azalttığını biliyor mu? Kim bilir!

O halde en azından yürüyün. Yürümeyi hafife almayın. Yürüyün, koşun, egzersiz yapın. Yeter ki hareket edin emin olun mutlu olacaksınız.

* Ayrıca beynimiz sandığınız kadar zeki değil. Sahte gülüşle bile mutluluk sinyali ve etkisi ortaya çıkıyor!

Yanlış okumadınız. Hiç mutlu değilsiniz fakat sadece yüz kasınızı oynatarak gülüyormuş gibi yapıyorsunuz. Evet, işe yarıyor. 

Tebessüm edin, gülümseyin, kahkaha atın. Bu üçü doğal antidepresandır. Hiç gülesiniz yoksa bile GÜLÜYORMUŞ GİBİ yapın.

Ve de son olarak unutmayın ki "yediğiniz şeysinizdir". Yani ne yiyorsan o'sun arkadaşım. Tavuk yiyorsan tavuksun, ot yiyorsan otsun. Ne bileyim :D

Şaka bir yana; gerçekten öyle. Bol şekerli ve katkı maddeli gıdalar yerine daha sağlıklı sebze-meyve ağırlıklı bir besin düzeni oturtmak Seboreik dermatit egzama sorununuza emin olun iyi gelecek.

4) Fazla Antibiyotik Kullanımı

Hap yiyen kadın, yakında sebore olcak
Aşırı antibiyotik kullanımı konusunda toplumumuzda bir uyanış başladı fakat yeterli değil. Doktorlar bile tam uyanmış değil. Gereksiz yere antibiyotik tüketimi vücudumuzdaki faydalı bakterileri yok ediyor.

Faydalı bakteriler yok olunca, bağışıklık sistemimiz zayıflıyor. Bağışıklık sistemi zayıf düşünce Seboreik Dermatit hastalığı ortaya çıkabiliyor.

Bağışıklık sistemi ile seboreik dermatit arasında güçlü bir ilişki var. 

Faydalı bakteriler ile bağışıklık sistemi arasında da güçlü bir ilişki var.

Ben yedi adet antibiyotik iğnesi vuruldum, gereksiz yere. Yani vücudumda iltihap vs. olmadığı halde antibiyotik aldım. Cahildim, aldandım. Ve üç ay içerisinde Seboreik Dermatit hastası oldum.

Kesinlikle antibiyotik ile Seboreik Dermatit arasında bir ilişki var. Yani ihtiyacım olan şey faydalı bakterileri yeniden coşturup bağışıklık sistemimi güçlendirmek.

Bunu da şu yazıda açıkladım: Kandida Diyeti

Evet, genel olarak ben; bendeki Seboreik Dermatit'in sebeplerini şu yukarıda yazdığım şekilde sıralıyorum.

Genetik yatkınlığımız olabilir, eyvallah ama yaşam tarzımız ile bu genleri kapamak bizim elimizde. Genetik demek kaderin bu demek değildir. 

Şifalar diliyorum!


3 Temmuz 2016 Pazar

Seboreik Dermatit İçin Öneriler

Esenlikler! Biliyorsunuz ki biz Seboreik Egzama mağdurları, yıllandıkça şarap gibi oluyoruz. O kadar çok bilgi ve deneyim yaşıyoruz ki bu hastalığa dair; diyecek bir çift sözümüz oluyor.

bu tip saçmalıklara aldanmayın
Özellikle bu seboreik dermatit illetine yeni yakalanan kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum. Fakat bu hastalığı en hafif düzeyde ve rahat atlatmanın yolunu keşfettiğimi ve bunun büyük bir sır olmadığını bildirmek isterim.

İşte Seboreik Dermatit hastaları için naçizane önerilerim.

1) Sabundan kaçının. 

Etrafta defne sabunu, bıttım sabunu, şu-bu sabunu iyidir gibi yoğun propagandalarla karşılaşacaksınız. Doğal olduğu ve zararlı kimyasal içermediği için de iyi geleceğini sanacaksınız.

Seboreik Dermatit hastası için sabunun her türlüsü zararlıdır. -kükürtlü sabun iyi geliyor diyorlar ama bence o da zarar-

Ben; bıttım sabunu, defne sabunu (Hatay'dan), kükürtlü sabun ve de kömür katranlı sabun kullandım. Bu sabun maddesinin en önemli zararı, saç derisindeki yağ dengesine darbe vurmasıdır. Sabun ile sökülen yağ, banyodan sonra misliyle fışkırıyor saç derinizden. Ve de seboreik egzama kızıl renge bürünüp saç daha da kaşınıyor sabun kullandıktan sonra.

2) Asla ama asla Kaşımayın!: 

Hani diyorsunuz ya, Seboreik Dermatit saç döker mi diye; evet bu bizim saçımızı harıl harıl kaşımamız yüzünden dökülüyor saçlarımız.

Tırnağımızla saçtaki o kalın seboreik pulunu yolmayı, kabuğu kavlatmayı çok seviyoruz. Bu bir hobi gibi, bu bir el alışkanlığı; kepek tiryakiliği... 

Fakat kendimize hakim olmalıyız. Elimizi saçımıza her götürüşümüzde durup düşünmeliyiz. "Ben ne yapıyorum?" Kaşıyacağınızı fark edince elinizi usulca indirin.

Çok kaşınıyor, ne yapayım? Dediğinizi duyar gibiyim. Tırnak ile yolmadan, parmak uçlarınızla hafif hafif dokundurun, yeter. Aslında bunu bile yapmamayı öğrenmeliyiz. 

Su ile saçı mesh etmek de iyi gelebilir böyle durumlarda. Elinizi ıslatıp saçınızı usulca sıvazlayın. 

Ya da kaşıntı olduğu zaman dikkatinizi kaşıntıdan alıp başka bir aktiviteye yönlendirmeye çalışın. Bir tur yürüyüş yapın ya da sohbet başlatın.

Ben kafamı kaşıya kaşıya saçlarımı yoldum. Aman siz yapmayın gözünüzü seveyim...

3- Bütçenizi Boş Yere Zorlamayın!

Seboreik Dermatit hastaları olarak, şifa ümidi veren her alternatifi denemeye hazır haldeyiz. Bizim bu zor halimizin farkında olan firmalar ve sağlık tüccarları tabii ki iş başında.

Normalde beş para etmeyecek ürünler, seboreik dermatit, egzama, kepek konusunda etkili olduğu iddiası ile 40, 50, 60 ... 100, 120 TL gibi uçuk fiyatlarla karşımıza dikiliyor.

"Almazsan da sen bilirsin; ama söyleyeyim ben dermatite iyi geliyorum."

diyerek karşımıza dikiliyor bu markalar. Hele bir de internette iki-üç olumlu yorum okuduysak, aboo cüzdanlar fora!

Yılların deneyimiyle söyleyeyim ki, Seboreik Dermatit uğruna şampuanlara çok para döktüm. 4 TL'lik Zetion şampuanın verdiği faydayı, 80 TL'lik La Roche Posay şampuanı vermedi bana. 

Ve bütün bu denemeler sonucu öğrendim ki, şampuanın içinde selenyum sülfat varsa kepeğe iyi geliyor. Fakat bunun da yan etkileri ve zararları var ne yazık ki. Bu şampuan markaları başında yeşil kapaklı vichy dercos şampuan geliyor. Bu marka da fiyatını arttırıp duruyor, ama içinde selenyum sülfat bulunan ve ucuz olan bir şampuan henüz yok.

Yine de değmez. Seboreik Dermatit hastalığını psikolojik yollarla yenmek daha ucuz ve sağlıklı.

4- Psikolojik İyi Oluşunuza Önem Verin

Bu hastalık en nihayetinde öldürücü bir hastalık değil. Ve biliyorsunuz ki öldürmeyen şey sizi güçlendirir! 

Seboreik Dermatit hastalığını kabul edin, durumunuzun farkında olun. Bilincinizin o güzel zihninizin enerjisini tamamen bu hastalıkla mücadele için sarf etmeyin. 

Kendiniz olun. Bu sizsiniz. Umudunuzu yitirmeyin, seboreik dermatit nasıl ansızın sizi bulduysa unutmayın ki ansızın da hayatınızdan çıkabilir. Bunun örnekleri var. Bunun için içinizi rahat tutun ve sizi rahatlatıcı etkinliklere yönelin.

Bunun başında bence meditasyon geliyor.

5- Saçınızı çok fazla yıkamayın

Nihayetinde kullandığımız temizleyiciler deterjan misali maddeler. Saçımızdaki kiri aldıkları gibi, doğal yağı da alırlar saç derimizdeki.

Eğer saçınızı her gün yıkarsanız saç derinizdeki yağ dengesi değişir ve çok daha hızlı yağlanır.

Denendi görüldü. Günlük yıkamak zarar ziyan. Anca yağ salgısını arttırıyor.

Kendinizi alıştırmaya bakın, saçınızı haftada 2 kere yıkamak bence gayet yeterlidir. 

Saçınızı kısa tutarsanız, temizliği de daha kolay olur ayrıca.

Öneri listesini uzatmak mümkün ama ne gerek var, bu bilgilere eklemek istediğiniz olursa siz de bildiriniz. Şifa dolu günler ciğerler!

2 Temmuz 2016 Cumartesi

Mastürbasyon ve Seboreik Dermatit

Esenlikler!

Bugünkü yazımda mastürbasyon ve seboreik dermatit ilişkisini işlemeyi düşünüyorum. Nitekim her ne kadar da bilimsel bir çalışma olmasa da, bu iki şey arasında bir çeşit ilişki olduğunu düşünüyorum.

Önce, tanımlamalar kısmına geçelim: Mastürbasyon Nedir?

Kibarlık olsun diye bilimsel adını yazıyorum. Halkımız buna otuz bir çekmek derler. Kısaca mastürbasyon demek, genellikle el yardımıyla kendi kendini cinsel olarak tatmin etmektir.

Otuz bir ile saçtaki seboreik dermatitin ilişkisi nedir diyebilirsiniz; fakat bir şekilde insanın aklına geliyor.

Her şeyin azı karar çoğu zarar dedikleri gibi, mastürbasyon da kararında yapılırsa sağlığa zararlı değildir. Fakat gerçekten de fazla mastürbasyon yapmanın hem mental yani zihinsel olarak hem de fiziksel olarak zararları vardır.

Sonuçta vücudumuzdan yoğun mineral, vitamin, protein atıyoruz her seferinde. Attığımız şey, bir insanın temel taşı. O'na göre değer verip kararında yapmamız gerek bu işi.

Amerikan cilt sağlığı sitelerinde okuduğuma göre, mastürbasyon ve seboreik dermatit arasında ilişki kuranlar var.

Diyeceksiniz ki "benim arkadaşım günde 3 posta atıyor ama bir şey olmuyor" kardeşim, her insan bir değil. Onda da başka sorunlar meydana geliyordur ya da hiçbir sorun da olmayabilir. Bunun konumuzla alakası yok, bizi ilgilendiren; seboreik dermatit ile mastürbasyon arasındaki ilişki.

Mastürbasyon Yüzünden Kepek-Egzama olur mu?

Hatırlayın, Seboreik Dermatit denen şey saçlı ciltteki yağ bezleriyle alakalı bir şey. Oradaki mantarı beslemek amacıyla yağ bezleri daha hızlı çalışıyordu. Ve de erkeklerde bu durum daha yaygın, nitekim erkeklerin androjen denen erkeklik hormonları buna sebep olarak düşünülüyor.

Seboreik Dermatit'in erkeklerde daha yaygın olduğunu da göz önünde tutarak, cinsel istek, şevk ve arzunun egzamayı azdırdığını düşünebilir miyiz?

Kişisel gözlemim: evet. 

Ben 14 yaşında, pipimle oynamanın zevkine yeni erişmişken, gündüz bir posta mastürbasyonculuk yaptıktan sonra, gece de kendime hakim olamayıp işe koyulmuştum.

İşte o gece, o otuz biri çektikten sonra benim seboreik dermatit başladı.

Mastürbasyon yaptım, yatağa yattım ve kafamı bir kaşıntı aldı yürüdü. O gün bu gündür bununla uğraşıyorum.

Ve kendimde mastürbasyona bir düzen vermeye çalışıyorum. Çünkü eğer mastürbasyon yapmazsam seboreik dermatit geçecek diye düşünüyorum.

Ama işin ilginç yanı hiçbir zaman mastürbasyon isteğime engel olamadım. Her gün çekiyorum. 

Bu yüzden de bu yazıyı hem size hem de kendime açtım.

Amerika'da genç bir adam, 28 gün mastürbasyon yapmayarak yüzündeki seboreik dermatit'ten kurtulduğunu belirtmiş.

Gelin biz de deneyelim.

Mastürbasyondan Kurtulma Yolu

Bir Psikolojik Danışmanlık öğrencisi olarak size şunu söyleyebilirim ki, bir alışkanlığı aniden kesmek size ekstradan stres verir. Yani her gün otuz bir çeken biri olarak, çat diye 30 gün çekmemeye niyet ederseniz bu olmaz.

O yüzden; adım adım gitmekte fayda vardır.

Kendinizi diğer aşamaya hazır hissedene kadar bir gün otuz bir çekin, diğer gün çekmeyin. Bir dolu, bir boş devam edin. 

Yap - Yapma - Yap - Yapma - Yap - Yapma ... kendinizi hazır hissettiğinizde, diğer aşamaya geçin. Yani artık 2 gün otuzbir çekmeyin, 1 gün çekin.

Yap - Yapma - Yapma - Yap - Yapma - Yapma - Yap ...

Aynı şekilde gün aralığını uzatmaya kademeli olarka devam edin.

3 gün, 4 gün, 5 gün, 6 gün derken kendinize ideal olan gün aralığını tespit edin.

Özellikle ideal olanı haftada 1'dir. Ben bunu hiç başaramadım.

Eğer başarırsam Seboreik Dermatit hastalığından kurtulacağıma inanıyorum hatta eminim. Ama iradem yok. 

Seboreik Dermatit'siz ve Minimum Mastürbasyonlu Günler!

30 Haziran 2016 Perşembe

Seboreik Dermatit Şampuanı

Esenlikler!

Seboreik Dermatit, Seboreik Egzama denen ve doktorlarca "kronik" olduğu bildirilen bu cilt rahatsızlığında, kepek ve kabuklanma belirtilerini baskılayacak şampuanlar öne çıkmaktadır.

Şampuan ile tedavide esas, seboreik dermatit belirtilerini minimum düzeye çekmektir.

Laboratuvar çalışmalarınca, saçlı derideki mantar faaliyetlerini azaltan bazı kimyasal maddeler tespit edilmiştir. (kimi tesadüfen kimi araştırılarak)

Bu maddelere antifungal (mantar düşmanı) denir.

1- Ketoconazole: Tanıdık gelecektir. Genelde doktorlar bunu içeren şampuanlarla, "Ketoral, Nizoral, Konazol" tedaviye başlar.

2- Zinc Pyrithione: Çinko türevi bir maddedir. Kepek yapıcı mikroorganizmalara karşı etkililiği bilinmektedir. Nitekim ayağa düşmüştür, her şampuan markası içine bir miktar zinc pyrithione koyup 'kepek düşmanı' olma iddiası taşımaktadır.

3- Selenium Disulfide: Artık daha ağır bir kimyasal olan selenyum sülfat maddesine geçebiliriz. İşte her yerde okuyup imrendiğiniz yeşil kapaklı vichy hikayelerinin başrol oyuncusu bu maddedir. Bu maddeyi içeren başlıca şampuanlar: Selsun Blue, Head&Shoulders Clinical Strength, Vichy Dercos Anti Dandruff...

4- Coal Tar (Kömür Katranı): Bu maddeyi içeren şampuanlar ve sabunlar piyasada bulunmaktadır. Fakat saydıklarımın içerisinde en ağır olan belki de bu maddedir. Coal Tar, Türkçemize kömür katranı olarak aktarılabilir. Kömür katranı bünyesinde yaklaşık 10.000 kimyasal barındırır ve bunların yaklaşık %50'si tanımlanmıştır. 

FDA'nın yayınına göre şampuanlarda %0.5 ile %5 aralığında bulunuyorsa güvenilir düzeydedir. 

Coal Tar yani Kömür Katranı içeren şampuan deyince aklıma ilk olarak Prozinc Salicade şampuan geliyor.

Özetle; Seboreik Dermatit Tedavisinde, belirtileri baskılayan kimyasalların başında şu yukarıdaki maddeler gelir.

Yani alacağınız şampuanın içerisinde şu maddelerden herhangi biri varsa, kepeğe karşı olma gibi bir iddiası olabilir. Çünkü bu maddelerin kepek ve seboreik dermatit vakasına etki ettiği görülmüştür.

Fakat; bütün bu maddeler sonuç itibariyle ağır kimyasallar olduğu için çok sık kullanılmamalıdır. Denendi, onaylandı. Çok kullanınca, saçınızın yağ dengesi ve saç teli kalitesi yerlere vuruyor. Saç dökülmenizde artış görülebiliyor, kepeğin geçtiğine sevinemiyorsunuz bile!

Benim kişisel olarak tavsiyem şudur:

1- Saçınızı yıkama konusunda kendinize hakim olun. Her gün yıkamaktan, hele de günde 2 kere yıkamaktan vazgeçin. Hatta iki güne bir yıkamaktan dahi vazgeçin. İdeal olanı haftada bir ya da ikidir. 

Ben de bir seboreik egzama sahibi olarak, ilk zamanlar bunu başaramadım. Saçlarım çok yağlı oluyordu; banyodan çıkar çıkmaz bile saçlarımda yağlılık hasıl oluyordu.

Fakat sabrettim. Saçlarımı yıkamadım. Sonunda saçımdaki yağ dengesi düzeldi. Artık kesinlikle bir güne veya iki güne ve hatta üç güne yağlanan bir saçım yok. Bu çok önemli.

2- Kepeğe karşı kullanacağınız şampuanı eğer haftada 1-2 kez kullanırsanız, emin olun etkisi daha uzun soluklu olacaktır. 

3- 40 TL'nin üzerine çıkan bir şampuana Allah aşkına paranızı kaptırmayın.

Bu kardeşinizin Seboreik Dermatit serüveninde harcadığı parayla bir ilkokul yapılırdı. (abarttım?)

Açık adres vermek gibi olmasın ama, La Roche Posay gibi çok pahalı ve etkisiz şampuanlar almayın.

O halde uzatma Veysel bu sözü, dayanmaz herkesin özü. İşte ben tarafından denenen ve Seboreik Dermatit üzerinde etkisi olan şampuanlar:

Ketoral Şampuan
1- Ketoral: Haftada 1 kez kullanmak idealdir. Normal şampuanın ardından bununla kafa köpürtülür ve bir müddet durulur. (geleneksel bekleyiş) Ardından bol su ile gönderilir. Etki süresi genelde birkaç aydır. Fakat benim dayım ile annem, çok stresli olup bu hastalığı kafalarına takmadıkları için, Ketoral onlar üzerindeki etkisini hiç kaybetmiyor.

Mesela annem, kafasında kepek başladığı zaman hiç dert yanmadan gidip bir kere Ketoral ile yıkıyor kafasını, bunu iki hafta yapıyor. (haftada 1 kez) ardından kepek geçiyor. Sonra da kendine uygun şampuan ile (Blendax) kafasını yıkıyor. Dayım da öyle. 

2- Zetion ve Prozinc: Bu ikisi farklı markalardır. Fakat ikisinin de etken maddesi zinc pyrithione'dir. Zetion, sanırım tedavülden kalktı fakat normalde eczaneden 4 TL'ye alabileceğiniz ve küçük şirin, silindirik bir şekle sahip şampuandır. Bir yıl boyunca işimi görmüştür. Sanırım sonra benim panik ve stres düzeyimi arttırmam sonucu etkisini yitirmiştir.

Siz siz olun, seçip yaptığınız tedaviye inanın. Bu da anti-parantez olsun.

Zetion'u anlattık, gelelim Prozinc'e. Saç tahlili yaptırdığım eczacı bayan zorla satmıştır bana bunu. Kendileri Mor kutulu prozinc şampuan ve de kahverengi tonlarında kutulu prozinc salicade şampuandır.

Mor kutulu prozinc günlük kullanıma uygun hazırlanmış. Kahverengi olan prozinc salicade ise haftada 1 kullanılacak. Fakat daha önce Zetion kullanıp zinc pyrithione maddesine bağışıklık geliştirdiğim için ya da şampuan tırt olduğu için bende hiçbir şekilde etki göstermemiştir. Hatta saçlarımın kalitesini düşürüp bakır tele dönüştürmüştür.

3- Head&Shoulders ve Clear: Bu şampuanlar bende ve etrafımdaki Seboreik Dermatit hastalarında kafa karışıklığı yaratan iki markadır.

Bir kısım Seboreik Dermatit hastasında Clear şampuan gerçekten de işi yaramış ve kepeği sökmüştür. Fakat bende işe yaramadı. Aynı şekilde Haldır Şaldır şampuanı da kullandım, o ise sadece saçlarımı daha da yağlı ve tuhaf kıldı. Ancak oda arkadaşımın kepek problemini gözümün önünde çözdü.

Kişiden kişiye değişiyor bu şampuanların etkisi.

4- Yeşil Kapaklı Vichy: Yukarıda da bahsettiğim gibi bünyesinde selenyum sülfat barındırır. Rengi turuncudur şampuanın. Kokusu tuhaftır. 

Bu şampuanı kullanacak olanlar dikkatli olmalı. Bakın, ben bu konuyu detaylı işledim: okuyunuz buradan.
Özetle diyeceğim, bu şampuan sayesinde sıfır kepek ile iki-üç ay gezdim. Bu bambaşka bir tecrübeydi. Artık kapşonumdan kepek ayıklamıyor, sabah kalktığımda yastığımda beyaz deri döküntüleri görmüyordum. Bu şampuanı kullanınız. Fakat gözünüzü seveyim haftada 1 kez kullanınız.

İnşallah bu şampuan yazısı sizi sıkmamıştır. Bu şampuanlar kullanıp da etki gördüklerim. Bir de kullanıp da etki görmediklerim var, onları yazarsam iş çok karışır.

Normal Kullanıma Uygun Şampuan
Biotene H-24 Şampuan ve kıllı kolum

Diyeceksiniz ki haftada 1 kez bunu kullan diyorsun, e biz kafamızı nasıl temizleyeceğiz? Bu güzel bir soru. Bu yüzden kimyasalı az olan bir şampuan kullanmanızda fayda var.

Size önerebileceğim fakat pahalı olan bir şampuan var. 

Mill Creek Biotene H-24 Şampuan. 

Bu şampuan 40-45 tl civarlarında. GNC Store'larda bulunan bir şampuan. Hangi ilde merkezleri olduğunu buraya tıklayıp öğrenebilirsiniz.

Vallaha bu marka ile bir işbirliğim yok. Diğer ürünlerinin hiçbirini bilmiyorum. Sadece bu biotinli şampuanı kullanıyorum. Birçok yerde de gördüğüme göre özellikle saç çıkarmak ve saçı güçlendirmek için bir şampuan. Normal şampuan niyetine kullanılabilecek bir şampuan. Bitkisel ve saç güçlendirici.

Biotene H-24 Şampuan İçindekiler
Biotene H-24 Şampuan İçindekiler
Biotene H-24 şampuanın içinde işte bunlar bulunuyor. Ben kullanıyorum herhangi bir zararını görmedim. Faydası var onu söyleyeyim. Saçınız daha güçlü oluyor ve küçük saçların, tüylerin kalınlaşmasına fayda sağlıyor.

Umarım Seboreik Dermatit için şampuan seçiminizde bu yazı güzel bir rehber olmuştur.

Eksik-fazla yalan-yanlış varsa yorum yazabilirsiniz!

Sağlıklı günler!



28 Haziran 2016 Salı

Kandida Diyeti Nedir?

Esenlikler!

Özellikle Amerika Birleşik Devletleri kapitalist ülkelerde; halkın cehaletinden de yararlanarak her gün onlarca çeşit ot-çöp ıvır-zıvır paketlenerek, "şifa" niyetine satılıyor.

Çınar ağacı yaprağını kurutup paketleyip 10 liraya satan mı dersin; annelerimizin salamura turşu yapmak için kullandığı, kilosu 1 lira olan rafine edilmemiş iri tuzu; himalaya tuzu diye gramını 20-30 liraya satanı mı dersin... Ne dersin?

Kısacası sağlık sektöründe üç kağıtçılık hat safhada. Özellikle bu gibi alternatif tıp, kocakarı ilaçları sektöründe.

Fakat...

Son son yıllarda duyma ihtimaliniz olan kandida diyeti veya kandida (candida) detoksu denen şey nedir?

Öncelikle şu detoks olayına da değinmek istiyorum. Efendim detoks, toksin denilen ve vücutta biriktiği iddia edilen zehirlerden kurtulma, arınma demektir.
Bizi korkuttukları şey şu; 

* Gün boyu çeşitli kimyasallara maruz kalıyoruz
* Yediğimiz içtiğimiz şeylerdeki zehirler de buna ekleniyor
* Çeşitli zehirler (toksinler) vücudumuzda birikiyor ve organlarımızı çalışamaz hale getiriyor
* İki üç yeşil bitkiyi blendırda çekip içtik mi oh, tepeden tırnağa zehirden arınıyoruz.

İnsanları en kıymetli şeyleri olan sağlıkları ile korkutarak para kazanan bir sektör var. Detoks, kulağa hoş gelse de bilimsel olarak hiçbir tutar yanı olmayan uçarı bir kavramdır. Zaten vücudumuz gün içinde zehirli maddeleri ter, idrar vb. yollar ile atar. Atamadığı zehiri kıyıda köşede biriktirmeye kalksa, emin olun hepimiz üç yıla kalmaz insanlıktan çıkarız.

Bu yüzden detoks kavramını ben siliyorum. Kandida konusuna geçelim.

Kandida Nedir? (Candida)

Candida, Kandida - Temsili
Kısaca kandida vücudumuzda, bağırsak floramızda bulunan bir çeşit mantardır.

Bağırsak floramız, yani faydalı bakteriler ile zararlı bakteriler arasındaki denge sağlamsa; vücudumuzda işler yolunda demektir.

Ancak çeşitli sebeplerden dolayı, bu faydalı-zararlı bakteri dengesi bozulmuşsa, bağışıklık sistemine anında etki ediyor ve bizim çeşitli hastalıklara daha yatkın olmamızı sağlıyor. İşte bu ortamda kandida denen mantar da çoğaldığı gibi, asıl mesele bağırsak floramızın dengesini yitirmesidir.

Bağırsak Florası Neden Dengesini Yitirir?

Bunda özellikle ne yeyip içtiğimizin hayati önemi vardır. Nitekim bağırsak; sindirim sistemimizin son halkası olup bağışıklık sistemimizin merkezidir. Burada bulunan faydalı bakteriler normalde zararlı bakterilerden çok daha fazladırlar.

Bu faydalı, minnoş bakteriler bizim hayrımıza çalışırken, zararlı bakteriler de iyi-kötü geçinir. Fakat şu sebeplerden dolayı faydalı bakteriler azalıp zararlı bakteriler sayıca artar:

1- Fazla ve gereksiz antibiyotik kullanımı. Biliyorsunuz antibiyotik bakteriler ile mücadelede kullanılan bir madde. Özellikle fazla kullanıldığında bağırsağımızdaki dengeyi bozuyor. Faydalı bakterilerin ölümüne sebep oluyor. Bu da, zararlı bakterilerin baskıdan kurtulup çoğalmasına sebep oluyor.

Nitekim benim Seboreik Dermatit Hastalığım, 7 gün antibiyotik iğnesi kullanmamdan birkaç ay sonra başladı. Bu çok ilginç!

2- Antibiyotikle faydalıyı öldürdük, güzel. Fast food, rafine şeker, rafine un, paketlenmiş gıdalar ile de zararlı bakterileri besledik mi; tamam. Kefenini hazırla. Mezar yeri beğen.

Bağışıklık çöktü ağabey! İçme gözünü seveyim, dördüncü bardak şu kola, içmeeee!

Sözü uzatmanın hiçbir manası yok. Gördünüz. Şu yukarıda saydığım gıdalar tüketirseniz zararlı bakteriyi beslersiniz. 

Ayrıca bu zararlı bakteriler obeziteye de sebebiyet verir. Çünkü sayısı arttığı zaman, bu azgın bakteriler midemize sinyal verdirip açlık hissi uyandırırlar. Özellikle şeker canları çeker.

Kandida Diyeti Nasıl Yapılır?

1- Faydalı bakterileri başta kefir olmak üzere yoğurt ile besleyiniz. Faydalı bakterilerimiz bize lazım.

2- Antibiyotiğin verdiği zararla ya da başka sebeplerle artma fırsatı bulmuş zararlı bakteriyi açlıktan gebertmemiz lazım. O yüzden şeker, beyaz un, kola, bütün o paketli çikolatalar vs., hamburger gibi mendebur yiyecekleri, tüketmemelisin. Cips falan hepsi dahil.

Bu işleme sadık kalırsan umulur ki bağırsak floran düzelir ve sağlıklı, gül yüzlü yanakları pempe pempe, saçları parlak, kepeksiz, seboreik dermatitsiz sağlıklı bir kişi balası olursun.

Seboreik Dermatit illetinden kurtulmak için, kandida diyeti!

Özellikle İngilizce sitelerde çok okudum; bu diyeti uygulayıp seboreik dermatit belasından kurtulan kişilerin sayısı tesadüf denemeyecek kadar çok!

Hastalığımızın ilacı bu olabilir gençler. Uyanın! 
Ben bu kandida diyeti olayına inandım, neden biliyor musunuz? Çünkü bilimsel bir doğruluk payı var ve ayrıca bizim cebimizden para çıkmıyor. Aksine abur cubura vereceğimiz parayla fındık fıstık alıyoruz.

Ayrıca bu diyetin yanında şu tedavi önerilerimi de inceleyin, hepsini bir arada yapın; yüzünüze nur inecek.

Seboreik Dermatit Tedavileri

Dermatitsiz Günler!


27 Haziran 2016 Pazartesi

Meditasyon ve Stres Yönetimi

Merhaba değerli okuyucum!

Meditasyon yapan bebe
Bugün yine içten sıcak-samimi fakat laubali olmaya ramak kala ciddiyetini takınan bir yazı yazacağım. Az ve öz.

Biliyorsunuz ki bu blog genel olarak Seboreik Dermatit hastalarının bir umut ışığı olmak amacıyla kuruldu ve yazılar da ona göre şekilleniyor.

Günümüzde birçok hastalığın sebebi ve hastalığın seyrini kötüye götürücü faktör olarak "stres" suçlanıyor. İnsan bir müddet sonra afallıyor, yahu stres deyip duruyorsunuz da nedir bu "stres" ?

Stres Nedir Ya?

Bilgisayar kullanıcıları bilirler, CTRL ALT DELETE kombinasyonu ile görev yöneticisini açtığınızda; bilgisayarın güç kullanımı hakkında bilgiler görürsünüz. Bilgisayar kapasitesini ne derece zorluyor, neler olup bitiyor görürsünüz.

İşte kabaca stres tam olarak budur. Bilgisayarın stresi bu şekilde izlenir. Eğer bilgisayar çok stresliyse, kapasitesinden fazla iş yükü ile yüklenmişse; ısınır, fan hızla çalışır ve "vuuu" diye ses çıkarır; işlemler yavaşlar...

Bilgisayar için stresin yan etkileri bunlardır.

Peki insan, kaldırabileceğinden fazla yük ile yüklendiğinde ne olur? İlginçtir, insanın da ısısını değişimler olur, çok düşünüyorsa beyni zonklar, terler, kalp atışı hızlanır; vücudunda bir şeyler salgılanır ve huzursuzluk duyar. Boğulur. Seboreik dermatit olur. Seboreik dermatiti azar, kepekler fışkırır.

Stres sıfırlanmaz; bu ölüm demektir. Çünkü yaşamı devam ettirmek için vücut içinde belli oranda bir hareket-telaş olmalıdır, olur. Aynı bilgisayardaki gibi. Fakat aşırı stres, yan etkilere ve hastalıklara sebep olur.

Stresten kurtulmanın birçok yolu vardır. kendi tecrübelerimden yola çıkarak söylemek istiyorum ki en stresli durum, zaman ile yarıştır. Zaman kısıtlamasının olduğu durumların neredeyse hepsi insanın stres oranını arttırır.

Ödev yetiştirmek, son gece sınava çalışmak, borcunu ödemek için 3 gün kalması, istediğin şeye anında sahip olmak istemek, randevuya yetişmek...

Aslında öncelikle, sizde neyin strese sebep olduğunu tespit etmenizde fayda vardır.

Örneğin ben fakülte binasından içeri girerken stres olduğumu hissederim. Bunun üzerine biraz düşündüğümde, kendimdeki aşağılık duygusunu fark ettim. Sanki ben bu fakülteye yakışmıyorum, herkes zengin ben fakir fikri beni içten içe stres ediyor-muş. Gördüğünüz gibi sizi strese sokan fikirlerin farkına hemen varamayabilirsiniz. Bu yüzden üzerine bir miktar düşünmek gerekir.

Meditasyon Nedir Pekiyi?

Sözü uzatmayalım: Meditasyon diye bir şey var, Türkçe'de tefekkür diyebiliriz buna. Yani bütün odağını dış dünyadan çekip sıyırıp kendi içine yöneltmek. 

Birçok meditasyon türünden bahsediliyor, meditasyon öğretimi için ücretler talep ediliyor, meditasyonların abartılı faydaları dolaşıyor ortalıkta. Aldanmayın. Meditasyon gayet açık, anlaşılır ve öğrenmesi kolay bir rahatlama ve öz disiplin yöntemidir.

Nasıl Meditasyon Yapılır?

Meditasyonun hikmeti çok, yapılan birçok araştırmaya göre stres düzeyinizi ve irade öz-kontrol düzeyinizi gerçekten arttırıyor ve yaşam kalitenizi belirgin şekilde yükseltiyor. Olay çok basit:

1- Sakin, sessiz, insandan uzak bir köşe bulun. (En zor kısım!)
2- Buldunuz mu? Helal olsun.
3- İnsansız köşenizde, sizi rahat ettiren bir yere oturup bağdaş kurun. (Bağdaş kurmak Türkün işi ;) )
4- Gözlerinizi yumun. (korkmayın ben buradayım)
5- Nefesinize odaklanın. Nefes alın-verin... alın-verin...
6- İşin püf noktası bu: hiç bir şey düşünmeyin, hiç hareket etmeyin, vücudunuzda oluşan kaşınmalara, gıdıklanmalara kulak asmayın. Kaşımayın bir yerinizi, put gibi durun.

Odağınız hep nefes alıp verişinizde olsun.

İlk dakikalar içinizden sadece "nefes alıyorum, nefes veriyorum" diyerek odağınızı arttırabilirsiniz.

Bir süre sonra bunu demeyi bırakın. Sadece nefesinizi alıp vermenize odaklanın.

İşte meditasyon bu kadar. İşin özü bu. İlk yapışlarınızda elbette uzun süre yapamayabilirsiniz. Sorun değil. Beş dakika yapmanız bile inanın çok büyük faydalar sağlar. Zamanla bu süreyi uzatmak elinizde.

Meditasyon böyle yapılır. Ardından stres azalmış olur. Meditasyon her gün yapılır ve hayat tarzı haline gelirse;

1- Öfke kontrolü
2- Stres kontrolü
3- İrade kontrolü

Sizin elinize geçer, geçtiğini hissedeceksiniz.

Denendi. Onaylandı. Şak! (mühür bastım da ordan çıktı bu şak sesi)



26 Haziran 2016 Pazar

SEBOREİK DERMATİT HİKAYEM


            Merhaba değerli dostlar. Bendeniz, 14-15 yaşından beri 6 yıldır bu illet hastalığı çekmekte olan, ve sanırım bir ömür boyu da çekecek olan dertli kardeşinizim.

                Her şey, bir yaz gecesi kafamın aşırı derece kaşınmasıyla başladı. Aman Allah'ım, kaşı kaşı kaşı kaşı... neredeyse kafamın derisini yüzecektim. O güne kadar kafamda hafif kepeklenmeler olup geçmişti, ancak ilk kez bu denli kepek istilasına uğradım. İşin en hazin yanı ise, saçımı her tarayışımda en az 100 tel dökülmeye başlamıştı. O güne kadar saç dökülmesi nedir bilmezdim, üstüne üstlük son derece kalın telli ve aşırı gür siyah dalgalı saçlara sahiptim...

               O geceye kadar, haftada 2 kez banyo yapar ve 2 kez dalan sabunla 1 de sıradan herhangi bir şampuanla saçımı yıkardım. Durumun vahimliğini anlayasıya kadar da, seboreik olmama rağmen bu düzenden vazgeçmedim. Seboreik Dermatit başlayıp ilerledikten 2-3 ay sonra, sağlık ocağına gittim ve doktor bana Ketoral adlı şampuanı verdi. İşte 6 yıldır bitmek bilmeyen saç ürünü arama-bulma silsilem, böyle başladı!

Ketoral denen bu medikal şampuanı bitesiye kadar kullandım. Bittikten sonra da birkaç kutu daha kullandım. Fakat ne yazık ki kepeğimi sonlandıramadığı gibi, saçlarımı da tel tel yaptı. Saç dökülmem sanki daha da arttı. Ketoral'e veda ettim... Sanki ondan daha farklıymış gibi "Konazol" yazdı bu kez sağlık ocağı doktoru!


Ketoral en azından bir ara kepeğimi geçirmişti. (Sonra tekrar nüksetti) Konazol onu bile beceremedi. Tüü sana Konazol!

Lise çağındaydım. Yıllar yılları kovaladı. Aslında çok fazla kafama takmıyordum ama, saçım da kaşınmadan durmuyordu. Kaşınmanın ötesinde benim moralimi bozan, o güzel saç, o güzel o cici saç, o güzeeel.. o siyah gür saçlarımın avuç avuç dökülmesiydi!

İki yıl sonra sabunu bırakmam yönünde telkinler aldım. Küçüklüğümden beri sırdaşım, yoldaşım, temizlik arkadaşım olan sabun; artık benim banyodaki hazin hallerimi uzaktan seyreden eski bir dostum olmuştu.


Bulunduğum ilçedeki devlet hastanesinin Cildiyesine gittim. Son derece gıcık ve baştan savan Uzman Doktor, bana minoxil forte ve adı sanını unuttuğum bir şampuan yazdı. İkisini de almadım. Doktor gülümseyerek, "Stres çok yapıyorsundur, strestendir. Geçer geçer" dedi. Geçmedi. Üstelik son derece vurdumduymaz ve stressiz olan ben için, "streslisin" sözü çok saçma gelmişti.

Bulunduğum ilçenin yakınındaki bir üniversite hastanesine gittim, ordaki doktor da erkek tipi saç dökülmemin olduğuna kanaat getirdi. Buna da seboreik dermatit eşlik ediyormuş. O da minoxil forte %5 yazdı. Üniversiteli yazınca, insan bir şey sanıyor tabi. İnandım, aldım bir şişe minoxil forte.

Kafaya püskürtme şeklinde kullanılan bu ilaç, 6 ay düzenli kullanımdan sonra saç çıkartıyormuş dendi. İnanmıyordum, inanmak istedim. Fakat 20 gün kullandım (kullanmaz olaydım) Hem o kadar kimyasal banyosuna maruz kaldım, hem de SEBOREİK DERMATİT AŞIRI DERECE AZDI! Kafamda kepekler cima edercesine cümbüş halindeydiler. Saçlarım tel tel oldu, bildiğin bakır tel gibi oldu. Daha da fazla döküldü. Yeter ulan! dedim. 50 liraya aldığım minoxili, derhal hayatımdan şutladım.

Yıllar yıllar içinde, değişik ürünler denedim. Sarımsaklı şampuanlar, çeşitli yağlar; zeytinyağı, badem yağı, yağı yağı yağı... Benim gibi kepek sorunu çeken sınıf arkadaşım İsmail, berber amcanın kendisine önerdiği "ZETİON" adlı şampuandan bahsetti.

Eczaneden 3 liraya kolayca temin edilen Zetion süspansiyon şampuan, bir ay haftada 1-2 kez kullanımım sonucu gerçekten de kafamdaki kepeği söküp atmıştı. Kafamda kepek kalmamıştı, ancak saç kalitem düşmüş ve saç dökülmem de durmamıştı...

Kepeğim geçti işte deyip saçımı güçlendirecek şampuanlara döndüğümde kepek yeniden azmaya başladı. Ben de kepek azdıkça Zetion kullandım. Bir müddet sonra Zetion etkisini yitirmişti artık...

(La Roche Posay soykası)

Gazi Üniversite Hastanesinin Cildiyesine gittim, bana ilk önce La Roche Posay'ın, aşırı derece pahalı iki şampuanını yazdı. Yanlış hatırlamıyorsam 70-75 liram gitti. Allah kimseyi bu hallere düşürmesin. Çok para kaptırdım, çok! Biliydim böyle olacaanı, ayfon 5 alırdım!

Size tek önerim, La Roche Posay falan kesinlikle almayın, kesinlikle! Paranızı çöpe atmayın! Asla işe yaramıyor. Hatta kaşıntıyı arttırıyor. Yazık o paraya.



Saçımı güçlendirmesi için doktor, Vichy'nin kırmızı kutulu şampuanını ve de Telovium vitamin takviyesini kapsul yazdı. İkisini de devlet karşılamıyordu, vitamin takviyesinin kutusu 80 liraydı ve 1 aylıktı. Kapsülle birlikte Vichy'nin kırmızı şampuanını da kullandım. Kepeğime faydaları olmadı ama, saçım birazcık canlandı. Yalan yok.




Artık lise bitmişti, üniversiteliydim. Bu saçımdaki kepek illetine rağmen, sevdiğim kıza kendimi beğendirebilmiştim. Bu bile benim stresimin geçmesine sebep olmadı. Kepeğim ve saç dökülmem arttı. Artık şakaklarımda ve saçımın genelinde ciddi oranda azalmalar ve açılmalar vardı. Nice otacı yolu yordamı denedim. Web seyyahındaki tedaviyi denedim, ne görsem denedim. Aslında hikayemi çok uzatmaya gerek yok. Her bir konuyu ayrı ayrı irdeleyeceğim.

Bütün bu hikayemden çıkardığım ders şu:

Saçım dökülmüyor diyorsanız, içeriğinde selenium sulfat olan Head and Shoulder Intensive Treatment ve Vichy Yeşil Kutu, ya da Zinc Pyriton içerikli şampuanlar kullanın. Çok sık kullanmamaya özen gösterin, çünkü bu maddeler saçın kalitesini ve saç derisinin düzenini bozuyor.

Kişisel tecrübem; Vichy Yeşil kutu saçımın seboreik belasını 1,5 HAFTADA çözdü! Kafamda tek bir kepek, kaşıntı falan kalmadı. Şaka gibi!
Kişisel hezimetim; Vichy Yeşil kutu, saç dökülmem de olduğu için saçımı iyice döktü, saçımın yağ dengesini mahvetti, saçım aşırı dökülmeye başladı ve saçlarım tam anlamıyla bakır tele döndü. Vichy'den başka Prozinc gibi içeriğinde zinc pyrithione olan şampuanlar da saçımı bakır tele çeviriyordu.

Yani kepekten kurtulmak istiyorsanız, saçınızın kalitesini feda edeceksiniz, saçıma bir şey olmasın diyorsanız kepeğe kaşıntıya katlanacaksınız.

Aslında kilit nokta şu; alışmak ve kafaya takmamak. Bugünlerde ESKİ DÜZENİME GERİ DÖNDÜM! Yani hikayeyi başa sardım. 2 sabun + 1 şampuan. 

1) Doğal Defne Sabunu (Antakyadan gelme, Şenköyler marka) 2 kez yapıyorum, kafamı bir güzel temizliyor oh gıcır gıcır. ( Sabunu bıraktıktan sonra, şampuanlar saçımda köpürmez olmuştu. Saçımı hiç bir şampuan adam gibi temizlemiyordu. İllallah ettim sabuna döndüm!)

2) Head And Shoulders şampuanı. Bu şampuanı illa tavsiye etmiyorum. Zamanında sadece Head and Shoulders ile yıkanıyordum, fakat saçımı hiç iyi yapmadı. Kepek de geçmedi. Kir de götürmüyordu. Yağlılık da cabası. ANCAK; 2 defa sabun yaptıktan sonra, elime azzıcık şampuan döküp saçımda köpürtünce çok güzel oluyor.

Sonuç: Hala kafamda ufak-tefek kepekçikler var, ara ara tatlı tatlı kaşınırlar. Ama UMRUMDA değil. Hayat devam ediyor, umrumda olmaması ve kendimce bir DÜZENİ oturtmuş olmam stresimi son derece azalttı.

Siz de, ikide bir şampuan değiştirip "hangi şeyi kafama sürsem, ne yapsam, ne etsem" çelişki ve bocalamalarından kurtulup kendinize bir yol çizin ve hayatınıza artık devam edin. Çünkü bu kısmen de genetik. Bütün bu konuları ayrı ayrı bloğumda işleyeceğim. Umarım faydalı bir içerik olmuştur.

Özet: Pahalı kepek şampuanlarına para vermeyin.

Seboreik Dermatit Nedir?

Seboreik Egzama. Blogger tarafından desteklenmektedir.

Yükselen Gönderiler

Bütün Yazılar